GİRİŞ

Sosyolojik incelemede incelemenin temel noktası, insan ve onun oluşturduğu toplum hayatının her yönüyle bilinmesi ve açıklanmasıdır. Toplumsal yapı, insan ilişkileri, etkileşimleri ve bunların ortaya çıkardığı sonuçlardır.

Yaptığımız bu araştırma, insanoğlunun bir araya gelerek oluşturduğu ilk yerleşim şeklinin incelenmesidir. Genel şekliyle belirlenmiş yerleşme şekillerinin kendine has özelliğini ortaya çıkarmak, o yerleşmedeki toplumsal yapıyı açıklamak bu araştırmanın amacı olmuştur.

Kent nüfusunun artmasına karşın, halen büyük bir nüfusun köy-kasaba gibi yerleşmelerde yaşaması, köy-kasaba araştırmalarının önemini arttırmaktadır.

Bu araştırmada Ocaklar beldesi her yönüyle bilimsel olarak incelenmiştir. Bu sayede diğer bölgelerdeki benzer yerleşmelerle karşılaştırma olanağı sağlanmıştır.

Araştırmanın birinci bölümünde toplum ve toplumsal yapı, toplumsal değişme, kültür, köy, kent ve belde kavramlarının tanımı yapılmıştır. Aynı zamanda araştırmanın konusunu, amacını, yöntemini ve araştırmada kullanılan teknikleri içeren araştırma ile ilgili genel bilgilerde sorulmuştur. Bu sayede araştırmamıza ilişkin saptamalar daha iyi anlaşılacaktır.

İkinci bölümde, Ocaklar beldesine ilişkin genel bilgiler verildi. Tarihçe, coğrafya, iklim, bitki örtüsü, jeolojik yapı, ekonomi, nüfus yapısı ve genel görünüm açıklanmaya çalışıldı.

Üçüncü bölümde elde edilen bulgulara göre çözümlemeler yapıldı ve Ocaklar beldesine ilişkin aile yapıları, beldenin sosyoekonomik durumu ve beldedeki tutumlar açıklanmaya çalışıldı.

Dördüncü bölüm olan sonuç ve değerlendirmede ise Ocaklar beldesinin geçmişi ve şu anki durumuyla bağlantılı bir sosyolojik değerlendirme yapılmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

I.BÖLÜM

ARAŞTIRMADA KULLANILAN KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE

A.     ARAŞTIRMADA KULLANILAN KAVRAMLAR

1.      TOPLUM

 

Toplum, toplum biliminin üzerinde durulduğu ve tam anlamıyla fikir birliğine varılmış genel geçer bir kavram değildir. Bu sebepten toplum kavramını açıklarken genel bir kanıya ulaşmak için farklı toplum bilimcilerin görüşlerinden yararlanacağız.

Düşünürler toplumu açıklamaya çalışırken farklı yaklaşımlar sergilemişlerdir. Toplumu, bireyler açısından ele alan Ely Chinoy’a göre toplum, “birbiriyle ilişkiler içinde ve kümelerin üyeleri olarak bir bireyler topluluğudur”.[1] Topluma işbirlikçi ve kültürel boyutta yaklaşan Özer Ozankaya ise toplumu “yaşamlarını sürdürmek, birçok temel çıkarlarını gerçekleştirmek için işbirliği yapan aynı toprak parçası üstünde birlikte yaşayan ve ortak ekini olan insanlar kümesidir” der.[2]

Oskay da ise toplum kavramı, “Toplum doğa ilişkisi doğrultusunda insan-insan etkileşiminin örgütlenmiş düzeninin ifadesi” olarak açıklanmaktadır. Toplum kavramı somut ve belirli bir bütünü ifade eder”.[3]

Başta da bahsettiğimiz gibi sosyal bilimciler Toplum kavramını açıklamada ortak bir tavır göstermemişlerdir. Buradan yola çıkarak Toplumu bir sistem olarak tanımlayan devamlılığın içsel koşullarla sağlandığını belirten Talcet Parsons Toplumu açıklarken “ uzun vadeli var olmanın temel gereklerini kendi kaynaklarından alan bir toplumsal sistem”[4] kavramını ortaya atmıştır.

Bu tanıma zıt bir açıklamada Marx’ten gelmiş, Parsons’un ahenk, bütünlük, düzen kavramlarının tersine çatışma değişim kavramıyla toplumu açıklamaya çalışmıştır. Marx’e göre toplum, “uzlaşmaz sınıfların çatışmaları sonunda belirlenen bir etkileşim süreci niteliğini taşır. Bu nedenle insanlığın tarihi aslında sınıf çatışmalarının tarihidir. Toplumu oluşturan olay, farklı sınıflar arasında çatışmalar biçiminde ortaya çıkan etkileşimlerdir”.[5]    

Belirttiğimiz bu tanımların genel geçer olmadığını söylemiştik, ancak bu tanımların birleştikleri ortak yönlerde yok değildir. Tüm bu tanımlardan sonra genel noktaları belirten Kongar toplumu şöyle açıklamaktadır. “Toplum, insan ömründen uzun yaşayan, göreli kararlılığa sahip olan ve kendi kendini devam ettiren bir insan topluluğudur”.[6] 

Bütün bu tanımlamalardan  sonra vereceğimiz sonuç şu olmalıdır. Toplum, varoluş, gelişim ,işleyiş ve yapıları bazında ve yokoluş sebepleriyle ele alındığında farklılık gösterirler. Bu farklılık toplumun heterojenliğinden kaynaklanır bu da genel bir toplum tanımının yapılmasını güçleştirir. Ancak tüm bu farklılıklara rağmen tanımların sonuçlarından yola çıkarak şöyle bir açıklama yapabiliriz. Toplum belirli ihtiyaçlar etrafında toplanan, bireyleri bünyesinde bulunduran ve bu ihtiyaçların giderilmesi için belirli kurumların oluşturulduğu birey-birey etkileşiminin yaşandığı ortak bir coğrafya ve tarihe sahip olan sosyal düzen diyebiliriz.

       2. TOPLUMSAL DEGİŞME   

Açılamaya değişme kavramı ile başlamamız yararlı alacaktır. Değişme genel anlamıyla; Bir durumdan bir başka duruma geçiş yada önceki hal ve davranıştan bir farklılaşma olarak tanımlanabilir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi değişme yönü belirtilmemiştir yani değişme ileriye veya geriye olabilmekte bir başka değişle olumlu ve olumsuz nitelik taşıyabilmektedir. Bu bağlamda toplumların durağan bir görünüm sergilemedikleri tarihsel süreç içerisinde yapılarında gözle görülebilen değişmelerin olabileceği sabittir. Bu noktada Toplumsal Değişme kavramını açıklamaya çalışırsak; Toplumsal yapı içindeki kurumların, sosyal yapıların ve insanlar arasındaki ilişkilerin değişmesi” olarak açıklayabiliriz.

Toplumsal değişme konusu, toplum bilimcilerin üzerinde önemle durdukları ve çeşitli açıklamalar getirdikleri bir olgudur.

Bu sebepten yola çıkarak toplumsal değişme konusunda açıklama getiren toplumbilimcilerin açıklamalarına değinmekte yarar görmekteyiz. Barelson ve Steiren’e göre “toplumsal değişme yalnızca toplumun yapısındaki temel ve geniş değişimleri belirtir”.[7] Bir başka tanımda “toplumsal değişmeyi toplumun kendisi ve kurumlarında belirli bir zaman süreci içinde meydana gelen değişme olarak tanımlamaktadır.[8]

Toplumsal değişmenin kaçınılmaz olduğu ve toplumların doğasının değişmeye yönelik olduğunu söyleyebiliriz. Bu konuda Oskoy değişmeyi Toplumun ve toplumun çatısını oluşturan toplumsal yapının doğal ve kaçınılmaz niteliği olarak tanımlar. “Sosyo-ekonomik, sosyo-politik ve kültürel boyutta gerek kendi içinden doğal olarak oluşan çelişkiler, gerekse dıştan gelen etkilerin varlığı göz önünde tutulacak olursa, doğa-insan ve insanlararası ilişkilerin bir düzeni ve örgütlenmesi olan toplumsal yapının durgun olmadığı sürekli bir devinim gösterdiği yadsınamaz”[9] diyerek açıklar.

Değişmenin nedenleri konusunda farklı açıklamalar yapılmıştır. Örneğin “Toplumsal şartlar, yeni keşifler ve icatlar, kültürel değerler” toplumsal değişmenin nedenleri olarak görülmektedir.[10]

Toplum bilimciler diğer konularda da olduğu gibi değişme konusunda da farklı tanımlar ortaya koymuş, Toplumsal değişme olgusunu farklı bir biçimde açıklamaya çalışmışlar.

Bunların arasında Comte değişmeye sorunların kaynaklık ettiğini söylemiştir. Max Weber ise “Toplumdaki genel değer veya fikirler toplumsal değişmeyi hızlandırabileceği gibi bazı durumlarda engelleyebileceğini” söylemiştir. Değişmeyi “işbölümünün gelişmesine ve teknolojiye bağlayan” Durheim de değişme konusunda farklı bir görüş sunan toplum bilimcidir.

Değindiğimiz farklı görüşlerin daha açık betimlemek için değişmenin kaynaklarından bahsetmemiz gerekecektir.

Toplumsal değişmenin kaynakları iç ve dış kaynaklar olmak üzere ikiye ayrılır. Bunlar:

Dış kaynaklar:

-         Çevresel değişmeler

-         İstila

-         Kültürel temas

-         Yayılma

 

İç kaynaklar

-         Keşifler ve icatlar

-         Nüfus hareketleridir.[11]

 

Değişme sürecini maddi ve manevi kültürdeki farklılaşmayla açıklamaya çalışan Malinowsky ve Ogburn’a göre toplumsal değişmenin motifi kültürdür. Kültür canlı bir varlık özelliği gösterir. Manevi kültür, maddi kültürü geriden takip eder. Bunun sonucu olarak maddi olmayan kültüre uymaya çalışır. Fakat maddi olmayan kültürün maddi kültüre göre bu düzenlemesi zaman alır”.[12] 

Toplumsal olarak değişme en genel anlamıyla zaman süreci içinde toplumlarda görülen farklılaşma olayıdır. Bu farklılaşma toplumsal yapıdaki insanlar arasındaki tutum, davranış ve inançlardaki farklılaşmadır.[13]

Kısaca toplumsal değişmeyi “toplumların yapısındaki farklılaşma ve başkalaşma”[14] olarak tanımlayabiliriz.

      3. TOPLUMSAL YAPI

Toplumsal yapı kavramı üzerinde toplumbilimciler ortak bir tanım üzerinde birleşmemişlerdir. Yapıyı bireyler arası yapısal ilişkiler bütünü ele alan toplumbilimcilerin yanında yapıyı toplumsal küme ve kurumlardan oluştuğunu söyleyen tanımlarda olmuştur. Yapı kavramı genel anlamıyla bir bütünlüğü ve düzeni ifade eder.

Toplum bilimsel açıdan bakıldığında toplumsal yapı; “bir topluluğun toplumsal düzeni, kuruluşu, kuruluşun işleyişi ve bir takım görevleri yerine getiriş yoludur”[15] denilebilir.

Toplumsal yapı kavramını sürekli ve örgütlü ilişkiler için kullanmak gerektiğini savunan ifadelerde bulunmaktadır. Örneğin M. Ginsberg Toplumsal yapıyı “Toplumu oluşturan temel grupların ve kurumların meydana getirdiği bir kompleks olarak anlamaktadır”.[16]

Toplumsal yapıyı “Aktörlerin toplumsal etkileşimlerinin kalıplaşmış sistemi” olarak algılayan T. Parsons yapıyı “Roller, birliktelikler, normlar ve değerler kümesi olarak yani normatif kültürün örgütlenmiş ve istikrar gösteren bir örüntüsü”[17] olarak açıklar.

Toplumsal yapının önemi, Toplumdaki ilişkilerin bir düzen içinde işleyebilmesi durumunda kendini belli eder. Sağlam temellere oturmuş bir toplumsal yapıyla toplumda tutarlılık ve denge sağlanabilir. Aksi durumlarda denge kaybolur ve sorunlar zinciri kendini gösterir.

Orhan Hançerlioğlu toplumsal yapıyı üretim biçimi ile açıklar. Ona göre toplumsal yapı: “Toplumsal ilişkilerin bütünüdür”.[18]

Bu ilişkilerin ekonomik kaynaklı olduğunu ve onun etrafında gerçekleştiğini savunan fikirler de vardır. Örneğin: “Toplumsal ilişkilerin tümü temel ilişki olan ekonomik ilişkilerde belirmektedir”.[19]

Aktardığımız bu farklı toplumsal yapı kavramlarını en genel anlamda ifade edecek olursak; “toplumsal yapı bireyler arasındaki kurumlaşmış ilişkiler bütünüdür. Diğer bir deyişle en küçük bir toplumsal birim olan bireyler arasında birlikte yaşamanın gerektirdiği işlevleri yerine getirmek üzere kurumlaşmış ilişkilerin sistemli ve uyumlu birliğidir”.[20]

Bu bağlamda toplumsal yapı toplumu meydana getiren temel öğeleri , bu öğelerin toplum içindeki yerlerini ve aralarındaki ilişkileri ve işleyişlerindeki düzenlilikleri anlatır.

Bu tanım ışığında Toplumsal yapının düzenliliğinden ve bu düzenliliği sağlayan öğelerin karşılıklı etkileşiminden söz edebiliriz.

Toplumun yapısı ile toplum içindeki örgütler arasında ilişki söz konusudur. Yapı belli bir düzenliliği gösteren insan ilişkileridir.

 

4.   KÜLTÜR

 

Sosyal bilimlerde temel araştırma konularından biride kültürdür. Diğer kavramlarda olduğu gibi kültür konusunda da tüm sosyal bilimcilerin üzerinde anlaştığı bir tanıma ulaşılamamıştır. Bunun sebebi sosyal bilimlerin konusunun toplum olması ve kültüründe toplumla ilgili olan her şeyi içine almasıdır.

Bu sebepten kültür konusunda açıklama yapan belli başlı sistemli tanımlara yer vereceğiz. Kültür, bir toplumun ya da bütün toplumların birikimli uygarlığıdır. Kültür, belli bir toplumun kendisidir. Kültür, bir dizi sosyal süreçlerin bileşkesidir. Kültür bir insan ve toplum teorisidir.[21] 

Kültür toplumun sahip olduğu tüm öğe değer ve motifleri barındırdığı için bilim dalları kültürü farklı bakış açılarıyla açıklama yoluna gitmişlerdir. Örneğin “Kültürü varlığımızın yapısını belirleyen sosyal süreçle öğrendiğimiz uygulama ve inançların, maddi ve manevi öğelerin birliğidir diyerek onu sosyal miras ve gelenekler birliği olarak açıklayanların yanında Morgvet ve Linton, hayat veya toplum biçimi olarak, “kültür, bir toplumun bütün hayat biçimidir. Kültür bir grubun yaşama biçimidir[22] der. Kültüre “sosyal ve kültürel evrendeki açık seçik eylemlerin ve araçların ortaya koyduğu nesnelleştirdiği anlamlar, değerler ve kurallar olarak bakan Srokin, bunların etkileşimi ve ilişkilerini bütünleşmiş ve bütünleşmemiş gruplar olarak ikiye ayırır.[23]    

Kültürü öğrenilen ve kuşaklara aktarılan bir bilgi birikimi olarak açıklayan Tanzer’de “kültürün toplumsal olarak öğrenilen ve aynı yoldan yeni kuşaklara aşılanan davranış örüntüleri ya da kalıplarıdır”.[24] şeklinde açıklamıştır.

Kültürün diğer bir özelliğini açıklayan Toylor ise “Kültür, bir toplumun üyesi olarak, insanoğlunun öğrendiği bilgi, sanat, gelenek görenek v.b yetenek, beceri ve alışkanlıkları içine alan karmaşık bir bütündür”[25]diyerek Tanzer’e yakın bir açıklama yapmıştır.

Kültürün yayılma yolunu açıklamaya çalışan ve her kültürün ait olduğu toplumda geçerli olduğunu söyleyen Özkalp kültürün “insanların kullandıkları dil sayesinde yayılıp geliştiğini, her toplumun farklı düşünce kalıbının olduğunu ve bu kalıbın yaşadığı toplum içinde önemli ve geçerli olduğunu söylemiştir.

Bu tanımlardan sonra kültürün herkesçe kabul edilmiş özelliklerinden bahsetmekte yarar var.

 

Kültür:

-         Sonradan öğrenilen bir olgu olduğundan öğrenilir.

-         Yeni kuşaklara aktarıldığından kültür süreklidir.

-         Doğduğu toplumun özelliklerini yansıttığından toplumsaldır.

-         İdeal davranışları belirlediğinden sistemleşmiştir.

-         Değişebilme özelliği vardır.

-         Bütünleştirici özelliği vardır.

-         Bütünüyle maddi, gözlenebilir olmadığından soyutlaşmıştır.[26]

          5. KÖY

En genel anlamla kasabaya göre daha küçük olan yerleşim birimidir. Daha küçük olmaktan kasıt: nüfus, mekan, doğum oranı, nüfus hareketliliği, üretim, tüketim gibi olgulardır.

Köyün bir bütünlük olduğunu ve toplumu oluşturan öğe olduğunu belirtmek köy kavramını açıklamada yararlı olacaktır. Bu bağlamda köy ile ilgili bir çok tanım yapılmıştır. Örneğin “Halkı belli bir toprak bütününü işleyen kır yerleşmesi düzeninde konutlar topluluğudur”.[27]

1924 tarihli köy kanununun 1. ve 2. maddeleri köyü şu şekilde tanımlamaktadır.

“Nüfusu 2 binden aşağı yurtlara köy” denir.

Bu açıklama ülkemizde köy ayırımı yapmada nüfus kriterini oluşturmaktadır.

Bir başka tanım da köyün yapısal özelliklerini açıklamaktadır. Buna göre; “Cami, mektep, otlak, yaylak, bataklık gibi ortak malları bulunan toplu ya da dağınık evlerde oturan insanlar bağ, bahçe ve tarlalarıyla birlikte bir köy teşkil eder”.[28]

Ozankaya ise köyü “geleneksel biçimleriyle genellikle tarımla uğraşan, içinde bulunduğu toplumun bütünlüğü ile ortak çıkarı az olan ve sınırlı ölçüde eşgüdülmüş bulunan; birbirleri karşısında güçlü özerklik eğilimleri gösteren; toplumsal çevreden çok doğal çevre ile yoğun ilişkilerde bulunan birkaç düzine ile birkaç yüz arasında değişen sayıda hanelerden kurulu, belli bir özenle korunan sınırları bulunan topluluklardır”[29] olarak açıklar.

Bir başka tanımda köyün kentsel yapılardan farklılıkları belirtilmiş. “Yönetim durumu, toplumsal ve ekonomik özellikleri veya nüfusun yoğunluğu yönünden şehirlerden ayırt edilir.

Genellikle tarımsal alanda çalışmak gibi işlevleri belirlenen, konutları ve öteki yapıları,bu hayatı yansıtan yerleşme biçimidir.[30]

Köysel yapılar bütün ülkelerde farklı nitelik göstermektedirler. Bu sebeple ortak evrensel bir tanım yapmak güçtür ancak bu tanımlar ışığında genel bir sosyolojik tanım yapmak gerekirse, “köyler genellikle tarımla uğraşan, içinde bulundukları toplum bütünlüğüyle ortak çıkarları az olan ve sınırlı ölçüde eşgüdülmüş bulunan birbirleri karşısında güçlü özerklik eğilimleri gösteren toplumsal çevreden çok doğal çevre ile yoğun ilişkiler içinde bulunan birkaç düzine ile birkaç yüz arasında değişen sayıda hanelerden kurulu, belli bir özenle korunan sınırları bulunan topluluklardır.  

 6. KENT

             Çağımızda egemen yerleşme biçimi olan kent, tarihsel süreçte insan ilişkilerinin, yaşandığı fiziksel bir boyutudur. Kent oluşumları ülkelerin tarihsel,kültürel gelişimleriyle paralellik göstermiş, bu yüzden kent oluşum şekilleri ülkelerden ülkelere farklılık göstermiştir.

Kent tanımı konusunda, kent bilimciler,  iktisat bilimcileri ve sosyal bilimciler kendi bakış açıları ışığında açıklamalar getirmiştir. Örneğin “kent, tarım dışı etkinliklere, özellikle sanayii ve hizmet çalışmalarına dayalı, nüfusu on binden daha fazla olan yerleşme yerlerine denir”.[31] Bunun yanından şehir tanımlarını en genelleştirici bir anlatımla “Tarım dışı ve tarımsal tüm üretimin denetlendiği, dağıtımın kordine edildiği, ekonomisi bunu destekleyecek şekilde, tarım dışı üretime dayalı bulunan, teknolojik gelişiminin beraberinde getirdiği nüfus büyüklüğüne, yoğunluğuna varmış toplumsal heterojenlik ve entegrasyon düzeyi yükselmiş, karmaşık ve mekanik bir mekanizmanın sürekli olarak işlediği bir insan yerleşmesidir.[32]

Kent toplumu hakkında görüşleri ile önemli bir diğer toplum bilimci de Lois WHIRTH’dır. Whirth kentin özel bir toplumsal organizasyon biçimi olduğunu söyler. Bu tür organizasyon Whirth’e göre nispeten büyük, yoğun, toplumsal açıdan farklılık gösteren bireylerin devamlı oturdukları bir yerleşim biçimidir. [33]

2. BELDE

Nüfus bakımından köyden daha fazla ilçeden daha az olan yerleşmelere verilen addır. Nüfusu 2000’in üzerinde olan yerleşmelere denir.

Belde’de ayrıca daha önce bağlı olduğu belediye teşkilatından bağımsız başka bir belediye teşkilatı bulunmaktadır. İdari olarak bağlı olduğu kaymakamlık bağlı olduğu eski kaymakamlık olup yönetsel işleri kendi içinde bağımsız olan belediye teşkilatı yapmaktadır. Belediye encümen meclisi ve hizmet alanları bulunan beldelerde bu meclis yapılacak icraatlarda kendi meclislerine sorumludurlar.

B. ARAŞTIRMA İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER

1.      ARAŞTIRMANIN KONUSU

Sosyolojinin ilgilendiği konu toplumdur yani toplumun sahip olduğu yapıdır. Toplum bünyesinde barındırdığı parçalarla oluşmaktadır. Bu parçalar toplumu açıklamada bizlere anahtar olacak ve bakış açımızı oluşturacaktır.

Bu sebepten dolayı bu parçaların açıklanması toplum içindeki yerini ve bu parçaları oluşturan öğelerin ilişkileri, alışkanlıkları, yaşam şekilleri, inançları ortaya konulmalıdır.

Bu araştırmada toplumun bir parçası olan kır olgusu, bir örneklem alınarak açıklanmaya çalışılmıştır.

Yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı araştırma konusu olarak Balıkesir ilinin Erdek İlçesine bağlı Ocaklar beldesinin monografisi seçilmiştir.

 

2.      ARAŞTIRMANIN AMACI

Balıkesir Erdek İlçesine bağlı Ocaklar beldesinde monografi araştırması yapmaktır.

Bu çalışma ile daha önce araştırması yapılan beldelerle karşılaştırma imkanı sağlanacak ve Ocaklar beldesinin toplumsal değişim sürecine bağlı olarak sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı incelenecektir.

Araştırma yapılan beldede ekonomik etkinlikler, üretim, tüketim eğilimleri, nüfus yapısı, aile yapısı, eğitim durumu ve çevreyle olan ilişkisi ortaya konmuştur.

 

3.      ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Yöntem: Sonuca ulaşmak amacıyla izlenen sistematik yol anlamındadır.

Bu araştırmada bilimsel yöntem kullanılarak Beldenin yapısı anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada yapısal-işlevsel yaklaşım kullanılmıştır.

Yapısal işlevsel yaklaşım: toplumun birbiriyle uyumlu, ahenkli ve birbirine bağlı öğelerden her birinin bir görevi olduğunu, bu fonksiyonların yapılardan önce çıktığını savunan yaklaşımdır.

Araştırmada kullanılacak veriler anket sorularının konu alanındaki bireylere sorulmasıyla elde edildikten sonra çıkarmasalar da bulunulması ve bunların test edilerek ispatlanmasından sonra genellemelere gidilmiştir. İşte izlenen bu süreç bilimsel bir araştırmada izlenen bilimsel yöntemdir.

 

4.      ARAŞTIRMADA KULLANILAN TEKNİKLER

Araştırmayla ilgili olarak kaynak taraması çalışması yapılmış ve araştırmanın kavramsal bölümü oluşturulmuştur.

Veri elde etmek amacıyla daha önceden hazırlanmış anket soruları kullanılmıştır. Beldeye bizzat gidilerek gözlemin yanı sıra beldeye yönelik söyleşi yapılmıştır. Dört gün süren, anket sorularının hane reislerine sorulması işlemi üç kişiyle yapılmıştır.

Ocaklar beldesinin hane reisleri araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. Beldede kış aylarında 500 hane bulunmaktadır. 100 haneye sorular yöneltilmiş. Böylece evrenin %20 sine anket uygulanmıştır. Daha sonra bu sonuçlar değerlendirilerek genellemelere gidilmiştir ve sonuç olarak belde hakkındaki olgusal gerçeklere varılmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

              II. BÖLÜM

BELDE HAKKINDA GENEL BİLGİLER

1.      BELDENİN TARİHİ

Ocaklar M.Ö 8.yy’a kadar dayanır. Bölgenin ilk sakinleri Misialılar, Frigyalılar ve Dolianlar’dır. Bölge daha sonra Dolianların kralı Kizikos’un adı ile anılmaya başlanır. Kral Kizikos kendi adını taşıyan şehri, Hz. İbrahim peygamberden 140 sene sonra kurduğunu tarihçi Eusebius’tan öğreniyoruz. Şehrin kalıntılarını gezen turistler kral Kizikos’un mezarının olması muhtemel olan tümülüsüde görebilirler. Kral Kizikos’un ölümünden sonra Miletos’lar ve Persler’in eline geçen bölge M.Ö 5.yy kadar İyon isyanlarıyla hırpalanmıştır. Büyük İskender zamanında pasif konumda kalan Kizikos şehri Romalılar zamanında bilhassa Sezer Augustus ve Tiberus dönemlerinde epey ilgi çekmiştir. 324 yılından 1072 yılına kadar Bizanslıların elinde kalan bölge, Selçukluların adil ve hoşgörülü tutumlarıyla kendiliğinden el değiştirmiştir. 1261 yılından itibaren Türk beylikleri bölgede varlığını hissettirmeye başlamıştır. 1303 yılında Katalanlar’ın yarımadaya yaptıkları baskında Keresi beyliğinden 500 askerin öldürülmesi ve Arteki sakinlerine yaptıkları zulüm, dönemin kara sayfalarıdır. 1339 yılında Süleyman Şah tarafından feth edilen Kapıdağ’ı yarımadası Osmanlı Devleti’nin Avrupa’ya geçmesine zemin hazırlamıştır. Daha sonraları Galata Kazası’na bağlanan Kapıdağ, 1851’de Manisa vilayeti’nin Karesi sancağına, 1870 yılında Erdek kazasına bağlanmıştır. 1928’de Balıkesir ili Erdek ilçesi sınırları içinde kalan Kapıdağ Yarımadası’nın köylerinin en güzeli olan Ocaklar Beldesi’nin yakın tarihinde de ilginç olaylar olmuştur. Kurtuluş Savaşı’nda 7 km. ilerideki Narlı Köyü’nü basmak isteyen Rum çeteleriyle yapılan şiddetli çatışmaların izlerini görmek birkaç yıl öncesine kadar görmek mümkündü. Merhum Yavuz Ahmet’in evinin önündeki denizden çıkarılan mermi çekirdekleri bu olaya en güzel delildir.

18 Eylül 1922’de Halit Paşa komutasındaki Türk Birlikleri Erdek’e girerken, büyük bir telaşla kaçan yerli Rumların yakıp yıktığı yerler arasında, o zamanki ismi Gonia olan Ocaklar da vardı. İki sene kadar ıssız ve viran kalan Ocaklar 1924 yılının Temmuz ayında 90 ailenin buraya yerleşmesiyle ıssız günlerini geride bırakır. Mübadele ile Selanik’in Yartikap, Vadina, Karacaova gibi kasabalarından gelen ilk sakinlerinden sonra 1929 yılında Saraybosna ve Bihaç’tan gelenlere ek olarak sonraki yıllarda Romanya, Sivas, Bayburt, Ağrı, Trabzon ve daha birçok yerden gelen nüfusun eklenmesiyle Ocaklar’ın çekirdek nüfusu oluşmuştur. 18 Nisan 1999 seçimleriyle belediye teşkilatı kurulup Ocaklar beldesi adı değişmiştir. 

            2.BELDENİN COĞRAFYASI

Kapıdağ yarımadasının batı sahilinde yer alan OCAKLAR’ın kuzeyinde 774 m yüksekliğinde Yataktepe, doğusunda Kurukayatepe, Dikilitaş, Dumanlıtepe, Kaletepe ve Çiftçınar, güneyinde Tunbatepe bulunur. Denize dökülen turluk ve kirazlı derelerinin yaz mevsiminde suları oldukça azalır. Kumla kaplı 3 km sahili sığ ve sakin denizi ile OCAKLAR doğal güzellikleriyle ön plandadır. İki köşeli sahili bize eski isminin anlamını da ele veriyor, köşe anlamına gelen (Gönye) gonia Türkçe’de Konya’ya dönüşmüş daha sonraları çevrede bulunan granit taş ocaklarına izafeten OCAKLAR denilmiştir.

3. BELDENİN İKLİMİ

Ocaklar’da yıllık ortalama sıcaklık 15 C° civarındadır, en sıcak ay Temmuz 25 C° civarındadır, gündüz sıcaklık zaman zaman 30 C° çıkar. Aşırı sıcakların fazla olmaması OCAKLAR’ın yaşanacak ideal yerler arasına sokar. Hakim rüzgar poyrazdır, bu yüzden deniz kıyıda oldukça sakindir. Nem oranı yıllık %50’i civarındadır. Yağış en fazla kış mevsiminde yağmur olarak düşer. Yaz mevsiminde düşen yağış oranı %8 dir. Kar yağışı oldukça azdır. Sonuç olarak; ılık akdeniz iklimi bölgeye hakimdir.

            4.BELDENİN BİTKİ ÖRTÜSÜ

OCAKLAR’ın iklim özelliklerinden dolayı 300 m kadar fundalık, ağaçlık göze çarpar. 300 m’den sonra gür ormanlık, bölgenin bir başka özelliğidir.  Her sene çıkan orman yangınları ne yazık ki tatil için gelenlerin ihmalinden çıkmaktadır. Ovada zeytin ağaçları vardır, yer yer yamaçlarda da zeytin ağacı bulunmaktadır. Diğer ağaç türleri ise meşe, çınar, karaçam, ıhlamur, kayın, defne, dişbukak ve kavaktır.

             5. BELDENİN JEOLOJİK YAPISI

Kapıdağ Yarımadası’nın batısındaki batı granit masifi (İhsan Ketin 1946) Ocaklar graniti ile anılır. Kuvarsdiyarit, grannodiorit bileşimli orta iri taneli granitte mineral olarak kuarz, plajiyeklas ve mika bulunur. Tumba tepesi tamamen telkşistlerden oluşmuştur. Ocaklar ovası verimli alivyonlarla kaplıdır, mikalı ince taneli kumsalı Ocaklar’ın en önemli özelliklerindendir.

 

6. BELDENİN EKONOMİSİ

OCAKLAR’ın ekonomisi oldukça canlıdır. Beldede üç fırın, on market, kahveler, çay bahçeleri, restoranlar, lokantalar, tamirciler, balıkçılar ve daha birçok işyerleri vardır. Hemen hemen bütün evler yazın pansiyon olarak hizmet verirler. Ayrıca sahil şeridinde lüks oteller vardır.

Civardaki granit taş ocakları birçok kişiye iş olanakları sağlamaktadır. Yeni kurulan tavuk çiftlikleri geleceğe dönük umutlar beslemektedir.

Aslında zeytin tarımı ekonominin bel kemiğidir. Yukarıdaki bütün iş kolları zeytine endekslidir.

 Çalışanların ekonomik etkiliklere göre dağılımı öncelikle turizm amaçlı ticaret ve hizmet vektörüdür. Ekonomik faaliyetler genellikle Haziran-Eylül ayları arasında canlılık kazanmakta, deniz mevsimi tamamlandıktan sonra, birçok eğlence yeri, lokanta ve ticarethaneler kapatılmaktadır. Yılın diğer aylarına bölgede kalan yerel halk zeytincilikle uğraşmaktadır.

7. BELDENİN NÜFUS YAPISI

Ocakların nüfusu 1999 yılı sağlık ocağı verilerine göre 2117 kişi ve hane sayısı 483’tür. Ocaklarda nüfus 1970-90 yılları arasında durağan bir seyir göstermiştir. 1990 yılından sonra 18. madde uygulaması ve sahil yerleşmesi olmasından dolayı 1990-97 yılları arasında iki kat artış göstererek 2083 kişiye ulaşmıştır. Yerleşme genelde ikincil konut talebiyle karşı karşıyadır. Bursa, Bandırma ve İstanbul’da yaşayanların Ocaklar da yazlık evleri bulunmaktadır. Yaz aylarında, özellikle hafta sonları yerleşmenin nüfusu 10.000 kişinin üzerine çıkmaktadır.

8.BELDENİN GENEL GÖRÜNÜMÜ

Ocaklar, tek bir mahalleden oluşmaktadır. Yerleşmenin kıyı yerleşmesi olmasından dolayı genelde iki katlı yazlıklar, moteller, pansiyonlar ve bunlara hizmet veren lokanta eğlence yerleri ve ticarethaneler bulunmaktadır. Evlerin tamamına yakını beton armadır. Mesken dokuda kentsel yeşil alan olarak nitelendirilebilecek tek alan sahilde dolgu zemin üzerinde yapılan çocuk bahçesidir. Fakat yerleşmenin çevresinde bulunan zeytinlik alanlar yerleşmenin etrafını sarmaktadır.

Yerleşmede idari tesis olarak Belediye Binası, Sağlık Ocağı, İlköğretim Okulu ve Adalet Bakanlığı Sosyal Tesis i bulunmaktadır.

 

               3. BÖLÜM

ARAŞTIRMANIN BULGULARI VE ÇÖZÜMLEMELER

A.     HANE REİSİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER

1.      Yaş, cinsiyet ve medeni durum

Tablo 1: Hane reisinin cinsiyeti

Cinsiyet

Sayı

%

Erkek

61

61

Kadın

39

39

Toplam

100

100

 

Ankette soru sorulan hane reislerinin %61 erkek %39 kadın olarak tespit edilmiştir. Anket sorularından sağlıklı ve geçerli veriler alabilmek için hanede görüşülen kadın sayısı olabildiğince yüksek tutulmaya çalışılmıştır.

 

Tablo 2: Hane reisinin yaşı

Yaşlar

Sayı

%

15-24

3

3

25-34

28

28

35-44

30

30

45-54

17

17

55 ve üzeri

22

22

Toplam

100

100

 

Hane reislerine yöneltilen kaç yaşındasınız? sorusuna %3’lük kesim 15-24 arası %28`lik kısım 25-34 %30’luk kısım 35-44 %17’lik kısım 45-54 %22’lik kısımda 55 üzeri cevabı vermiştir. Anlaşılacağı gibi hane reislerinin %75’i orta yaş grubundadır. Sonuçta Ocaklar beldesinin büyük bir kısmı orta yaş grubundadır.

 

Tablo 3: Hane reisinin medeni durumu

Medeni durum

Sayı

%

Evli

91

91

Bekar

9

9

Toplam

100

100

 

Tablodan da anlaşılacağı gibi görüşülen hane reislerinin %91 gibi büyük çoğunlukla evli %9’luk kısmı ise hiç evlenmemiştir.

2. Hane reisinin ve ailesinin eğitim durumu ve çocukla ilgili durumları

Tablo 4: Hane reisinin öğrenim durumu

Öğrenim durumu

Sayı

%

Okur-yazar değil

5

5

İlkokul

59

59

Ortaokul

12

12

Lise

15

15

Yüksekokul

9

9

Toplam

100

100

 

Görüşülen hane reislerinin %95’lik kısmı temel eğitim almış bireylerden oluşmakta. %59 gibi büyük bir bölüm sadece ilkokula gitmiş, %12’lik kısım ortaokul eğitimi almış, %15’lik kısım lise eğitimi almıştır. Bireylerin %9’luk gibi bir kısmı da yüksekokulu bitirmiştir. Bu sonuçlarla Ocaklar beldesinin öğrenim düzeyinin Türkiye oranına göre yüksek olduğu görülmekte okur-yazar olmayan %5’lik kısmında orta yaş üstü kısmından olduğu anlaşılmaktadır.

 

Tablo 5: Hane reisinin eşinin öğrenim durumu

  Öğrenim durumu

Sayı

%

Okur-yazar değil

3

3.2

İlkokul

59

64.8

Ortaokul

12

13.1

Lise

10

10.9

Yüksekokul

7

7.6

Toplam

91

100

 

Tablodan da anlaşılacağı gibi evli olan %91’lik kısmın eşlerinin %64.8’lik büyük kısmın Tablo 4’teki gibi ilkokul mezunu %13.1’kısmıda orta okul mezunu %7.6’lık kısmın ise yüksek okul mezunu olduğu saptanmıştır. Okur-yazar olmayanların oranı ise %3.2dir.   Tablo:5 teki değerlerin Tablo: 4 ile yakınlık gösterdiği de gözlenmiştir. Bu da evlenen çiftlerin kedileri gibi veya yakın seviyede eğitim görmüş kişilerle evlendiğini göstermektedir.

 

Tablo 6: Hane reisinin çocuk durumu

Çocuğu var mı?

Sayı

%

Var

88

96.7

Yok

3

3.3

Toplam

91

100

 

Ocaklar beldesinde evli olan hane reislerinin %96.7 gibi büyük bir kısmının çocuk sahibi olduğu görülmektedir.

 

Tablo 7: Hane reisinin çocuk sayısı

Çocuk sayısı

Sayı

%

1

25

28.4

2

46

52.2

3

8

9

4

7

7.9

5 ve üzeri

2

2.2

Toplam

88

100

 

Çocuğu olan %96.7’lik kısmın %28.4’ünün 1 çocuğu, %52.2’sinin 2, %9’luk kısmının 3, %7.9’luk kısmının 4, %2.2’lik kısmının 5 ve üzeri çocuk sahibi olduğu gözlenmiştir.

Buradan Ocaklar Beldesinin aile yapısının daha çok çekirdek oluşu aile planlaması ve eğitim ve yetiştirme şartlarından dolayı %80.6’lık kısım 1 veya 2 çocuk yoluna gitmiştir. 5 ve üzeri çocuğu olan ailelerin ise oranı sadece %2.2 olduğu görülmüş ve bu kısmın yaş seviyesinin orta üstü olduğu tespit edilmiştir.

 

 

 

 

Tablo 8: Evli çocuğunuz var mı?

Evli çocuk

Sayı

%

Var

31

35.2

Yok

57

64.8

Toplam

88

100

  

Tablo 9: Okuyan çocuğunuz var mı?

Okuyan çocuk

Sayı

%

Var

48

54.5

Yok

40

45.5

Toplam

88

100

 

Ocaklar beldesinde görüşülen hane reislerinin %54.5 sinin çocuğu okula gitmekte, %45.5 ise ya mezun olmuş ya da okula gitmemiş durumdadır.

 

Tablo 10: Çocuğunuz hangi okula gidiyor?

Okul

Sayı

%

İlköğretim

26

54.1

Lise

14

29.1

Yüksekokul

8

16.6

Toplam

48

100

 

Yapılan araştırmada Ocaklar beldesinde görüşülen hane reislerinin çocuklarının %54.1’inin ilköğretimde, %29.1’inin lisede, %16.6’sının yüksekokulda olduğu tespit edilmiştir. Büyük çoğunluğun ilköğretim olması genç evli çiftlerin çoğunlukta olması demektir. Ayrıca Ocaklarda çocuklarını başka şehirlere yüksekokula gönderen ailelerinde varlığı sözkonusudur.

        Tablo 11: Doğum yeriniz.

Doğum yeri

Sayı

%

İl

9

9

İlçe

8

8

Köy

83

83

Toplam

100

100

 

Görüşülen hane reislerinin %83’ünün Ocaklarda doğduğu, %8’inin Erdek’te, %9’unun il merkezinde doğduğu tespit edilmiştir.

 

Tablo 12: Ocaklar lımısınız?

Ocaklarlımısınız?

Sayı

%

Evet

86

86

Hayır

14

14

Toplam

100

100

 Görüşülen hane reislerinin %86’sının Ocaklarlı olduğu tespit edilmiş; %14’lük kısım ise buraya tatil amaçlı veya sağlık amaçlı geldiklerini daha sonra yerleştiğini görüyoruz.

 

 

 

3. Beldedeki göçe bakış şekli

Tablo 13: Ocaklardan göç etmeyi düşünüyor musunuz?

Göçü düşünüyor musunuz?

Sayı

%

Evet

10

10

Hayır

90

90

Toplam

100

100

 

Tablo 14: Niçin göç etmek istiyorsunuz?

 Niçin

Sayı

%

Çocuğumun eğitimi

7

70

İş plan

2

20

Geçim

1

10

Toplam

10

100

 

Tablo 15’te görüldüğü üzere Ocaklarda görüşülen hane reislerinden %90’ı göç etmeyi düşünmemekte. Bunun sebebi; iş olanaklarının fazlalığı, yaşam şartlarının kolay oluşudur. Göç etmeyi düşünenlerin ise %70’lik kısmının sebebi çocuğunun eğitimi içindir. Ocaklarda sadece ilköğretim okulunun olması buna sebeptir. %20’lik kısmını iş planlarını sebep olarak öne sürerken geçim sorununu sebep olarak öne süren kişi sayısı sadece birdir.

4.Beldede hakim olan evlenme şekilleri ve aile yapısı

 Tablo 15: Kaç yaşında evlendiniz?

Evlenme yaşı

Sayı

%

15-19

22

24.1

20-24

53

58.2

25-34

14

15.3

35 ve üzeri

2

2.1

Toplam

91

100

 

Ocaklar beldesinde evlenme yaşının %58.2 gibi yüksek bir oranla 20-24 yaş grupları arasında olduğu 15-19 yaş grubunda evlenenlerin oranının da %24.1 olduğu gözlenmiştir. %15.3’ünün 30-34 yaş grubunda evlendiği tespit edilmiş 35 yaşın üzerinde evlenenlerin ise sadece %2.1 olduğu saptanmıştır. Beldede 15 yaşın altında evlenmelerin olmadığı dikkati çekmiştir. Bu da Ocaklarda evlenme yaşının yüksek olduğunu bize gösterir.

 

Tablo 16: Evlenme biçimleri

Biçim

Sayı

%

Resmi

7

7.6

Resmi-dini

84

92.4

Toplam

91

100

 

Ocaklarda evli bireylerle yapılan ankette, evli bireylerin %92.4’ünün resmi nikahla birlikte dini nikahı da kıydırdığı ortaya çıkmış, %7’lik kısmın ise sadece resmi nikah yaptığı ortaya çıkmıştır. Bu da Ocakların dini ve kültürel motiflere uyduğunu bize gösteren bir kriterdir.

 

 

 

 

Tablo 17: Evlenme sayısı

Kaç kızla evlendiniz

Sayı

%

1

90

98.9

2

1

1.1

Toplam

91

100

 

Tablo 18: Erkek bireylerin eş sayısı

!’den fazla eşiniz var mı?

Sayı

%

Evet

--

--

Hayır

55

100

Toplam

55

100

 

Gördüğünüz gibi evli erkek hane reislerine sorduğumuz, “1’den fazla hanımınız var mı?” sorusuna %100’lük kısmı hayır cevabını vermiştir. Bu da Ocaklarda tek eşli evliliğin hakim olduğunu göstermektedir. Bunun sebebi Ocaklarda her hanenin kendine ait toprağı, dükkanı ve işi olduğundan feodal örüntülerin olmasından kaynaklanma ve eğitim seviyesinin nispeten yüksek olmasına bağlamaktayız.

 

Tablo 19: Evliliklerde başlık parası olgusu

Başlık parası verdiniz mi?

Sayı

%

Evet

2

2.1

Hayır

89

97.9

Toplam

91

100

 

Ocaklar beldesinde başlık parası adetinin olmadığı, %97.9’luk kısmın hayır cevabını vermesiyle ortaya çıkmıştır. Evet cevabını veren %2.1’lik kısım ise verilen “baba hakkı” olarak verildiğini söylemişlerdir.

 

Tablo 20: Eşlerle akrabalık durumu

Akrabalık durumu var mı?

Sayı

%

Evet

--

--

Hayır

91

100

Toplam

91

100

 

Eşlerinizle akrabalık durumu var mı? sorusuna, evli hane reislerinin %100’lük bir kısmı hayır cevabını vermiştir. Bunun sebebinin akraba evliliğinin sonucunda meydana gelen özürlü çocuk ve bebelerin Ocaklar halkı tarafından bilinmesi ve halkın bu konuda bilinçli olmasındandır. Tablo 19,20 ve 21 ‘deki hayır oranlarının yüksek olması bize Ocaklardaki hakim aile şekilleri hakkında somut bilgi vermektedir.

 

Tablo 21: Evlenme biçimi

Evlenme şekli

Sayı

%

Görücü usulü

22

24.1

Kaçarak-kaçırılarak

16

17.5

Tanışıp-anlaşarak

53

58.2

Toplam

91

100

 Tabloda da görüldüğü gibi Ocaklarda flört ya da tanışarak evlenenlerin oranı %58.2, görücü usulü ile evlenenlerin oranı ise %24.1 dir ve bu da orta yaş üstü gruplarda görülen evlilik şeklidir. Ocaklarda yaygın bir şekilde görülen kaçırılma-kaçırma olayı da %17.5 oranında tespit edilmiştir. Görülüyor ki evlenme şekilleri aile yapılarıyla doğru orantılı bir şekilde bireylerin %75.7’sinin kendi istekleriyle evlendiklerini ortaya çıkarmıştır. Bu sonuçta Tablo 19, 20 ve 21’deki sonuçlarında bir açıklaması olmaktadır.

Tablo 22: Hane nüfusu

Kimlerle yaşıyorsunuz?

Sayı

%

Dede,nine,ana,baba,çocuklar

4

4

Ana, baba, çocuklar

78

78

Ana,baba, evlenmiş çocuklar

1

1

Eşim ve ben

16

16

Yalnız

1

1

Toplam

100

100

   Oturduğunuz evde kimlerle yaşıyorsunuz sorusuna %78’lik kısım eşim ve çocuklarım cevabını vermiş, %4’lük kısım dede, nine, ana, baba cevabı verirken %16’lık kısım eşiyle birlikte yaşarken, %1’in yalnız yaşadığı anlaşılmıştır. Buradan da anlaşılacağı gibi Ocaklarda çekirdek aile yapısının hakim aile şekli olduğunu geniş aile oranının da %5’te kaldığını göstermektedir. Bu da aile yapısının evrensel anlamda değiştiği, yani geniş anlamda aileden çekirdek aileye doğru olduğudur.

            Tablo 23: Haneden aile reisi

Reis

Sayı

%

Baba

74

74

Büyükbaba

6

6

Karı-koca

20

20

Toplam

100

100

 

Ocaklarda hane reisliği konusunda %74’lük kısımda erkeğin reis olduğu, %6’lık kısımda dede (ebeveyn) nin reis olduğunu, %6’lık kısımda ise evdeki kararların karı-koca ortak alındığını söylemektedir. Bu da, Ocaklarda geleneksel aile yapısının (erkek hakimiyetli) olduğunu gösterir.

 

B.SOSYO EKONOMİK DURUM

1.      Geçim Kaynakları

Tablo 24: Geçim şekli

Meslek

Sayı

%

Çiftçi

67

67

Çiftçi-esnaf

12

12

Çiftçi-memur

4

4

Çiftçi-işçi

3

3

Çiftçi-emekli

5

5

İşçi

4

4

Başka(garson,şoför,s.m.)

5

5

Toplam

100

100

 

Geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz? sorusuna hane reislerinin %67 sadece çiftçilik, %12 çiftçiliğin yanında esnaflık, %4 memuriyetlikle beraber çiftçilik, %3’ü bir kuruluşta işçi ve aynı zamanda çiftçilik, %5’i emekli maaşı ve çiftçilik, %4’lük kısmı sadece işçi geliri derken %5’ide garson,şoför ve serbest meslekte geçimini sağladığını söylemiştir.

Görülüyor ki Ocaklarda temel geçim şekli çiftçiliktir ve cevap verenlerin %91’i tarımla uğraşan kısımdır. Sadece %9’luk kısım tarımla uğraşmamaktadır. Bu da Ocaklar ekonomisinin temel belirleyicisinin tarım geliri olduğunu göstermektedir.

   Tablo 25: Yetiştirilen ürün

Ürün

Sayı

%

Zeytin

95

100

Toplam

95

100

 

2. Maddi kaynaklar

Tablo 26: Toprak yüzölçümü

Dönüm

Sayı

%

1-4

36

37.8

5-9

30

31.5

10-14

14

14.7

15-19

7

7.3

20-24

5

5.2

25 ve üstü

3

3.1

Toplam

95

100

            Tablo 25’te görüldüğü gibi çiftçilikle uğraşan %95’lik kısmın %100 zeytin üreticiliği yapmakta. Bu da bize zeytin ürünün Ocaklardaki önemini gösteren bir veridir.

Tablo 26’daki verilere baktığımızda toprak sahiplerinin hepsinin 1 dönümden fazla toprağı olduğu görülmektedir. %37.8’inin 1-4 dönüm arası toprağı olduğu görülmekte, %8.3’lük kısmının ise 20 dönümden fazla toprağının olduğu görülmektedir. Ocaklarda tüm üreticilerin kendine ait topraklarının sebebi mübadele sonrası, kendilerine devlet tarafından dağıtılan toprakların olmasındandır.

Tablo 27: Turizm geliri

Turizm geliri

Sayı

%

Var

61

61

Yok

39

39

Toplam

100

100

             Tablo 28: Turizm geliri hangi yoldan elde ediliyor

İşin adı

Sayı

%

Pansiyon

49

80.3

Otel

1

1.6

Turistik çay bahçesi

7

11.4

Rehberlik

1

1.6

Sezonluk büfe

2

3.2

El sanatları

1

1.6

Toplam

61

100

             Ocaklar da Tablo 27’de görüldüğü gibi halkın %61’i turizmden gelir elde etmektedir. Turizm Ocaklarda ciddi gelir kaynağıdır. Tablo 28’de görüldüğü gibi turizm gelirlerinin hangi yolla elde edildiği izlenmektedir. Turizmden gelir elde edenlerin %80.3’ü kendi evlerini yaz

mevsiminde pansiyon olarak açmaktadırlar. İki kat ve daha üzerinde olan evlerin fazla oda sayısı bu gelirin önemini yansıtmaktadır.

%11.4’lük kısım kışın kapalı olan yaz mevsiminde açtıkları çay bahçeleri ve eğlence yerleri ile bu geliri elde etmektedirler. %1.6’lık kısım ise otel, rehberlik ve el sanatları işiyle uğraşmaktadırlar. %3.2’lik kısım ise sezonluk büfe açma yoluyla bu geliri elde etmektedirler.

   Tablo 29: Yıllık toplam gelir

Gelir miktarı(milyon)

Sayı

%

600-799

2

2

800-999

1

1

1000-1399

6

6

1400-1899

7

7

1999-2199

6

6

2200 ve üzeri

78

78

Toplam

100

100

              Yıllık toplam geliriniz ne kadar? sorusuna hane reislerinin %2’si 600-799 milyon, %1’i 800-999 milyon, %6’sı 1000-1399 milyon, %7’si 1400-1899 milyon, %6’sı 1999-2199 milyon arasında miktar bildirmiştir. %78’lik büyük bir oranın geliri ise 2200 milyon ve üzerinde olduğunu söylemiştir. Çeşitli iş kollarında uğraş veren bireylerden oluşan Ocaklarda gelir seviyesi, genelde  orta-yüksek seviyededir. Zeytincilikten gelen tarım geliri ile turizmden gelen gelir buna temel sebeptir.

               Tablo 30: Hanede başka çalışan bireyler

Durum

Sayı

%

Var

21

21

Yok

79

79

Toplam

100

100

              Ailenizde başka çalışan var mı? sorusuna hane reislerinin %21’i var, %79’u yok cevabını vermiştir.

              3.Beldedeki konut şekilleri

Tablo 31: Oturduğunuz ev kaç katlı

Kat sayısı

Sayı

%

1

22

22

2

52

52

3

20

20

4

2

2

5

4

4

Toplam

100

100

 

Ocaklarda mülklerin %78’i çok katlı olup, bunun sebebi mülkün pansiyon işleri görmesi ve alt katlarının ticarethane olarak kullanılmasıdır. Tek katlı evleri olan %22’lik kısım nispeten daha eski evler olup, yeni yapılan evler başta bahsettiğimiz sebeplerden dolayı çok katlı yönündedir. %52’lik oranla iki katlı, %20 oranla 3 katlı, %2 oranda 4 katlı, %4 oranla 5 katlı evler mevcuttur.

 

 

 

 

            Tablo 32: Hanede oda sayısı

Oda sayısı

Sayı

%

1

--

--

2

8

8

3

42

42

4

35

35

5

6

6

6 ve üzeri

9

9

Toplam

100

100

 

Evlerin pansiyon olarak kullanılması ve çok katlı olması oda sayılarının da fazla olmamasına neden olmuştur. %92 oranındaki hanelerin oda sayısı üç ve üçten fazla olduğu saptanmıştır.

            Tablo 33: Isınma şekilleri ve  araç gereçler

Araç

Sayı

%

Soba

100

100

Toplam

100

100

           Ocaklarda kışın ısınma şekli %100 oran sobayla olmaktadır. Yakacak olarak odun kullanılmaktadır.

         Tablo 34: Evdeki eşyalar

Eşya

Sayı

%

Televizyon

99

99

Buzdolabı

100

100

Oto.çam.mak.

51

51

Bulaşık makinesi

4

4

Mutfak robotu

22

22

Başka(bilgisayar,müz.seti,video

10

10

Toplam

100

100

 

Ankete katılan hane reislerine birden fazla cevap verme hakkı verilmiştir.

Ocaklarda gelir seviyesinin yüksek olması tüketimi de artırmaktadır. %50’lik kısmın evinde Televizyon, buzdolabı ve otomatik çamaşır makinesi bulunmaktadır. Hanelerinin %99’unda televizyon bulunmaktadır. %100’ünde ise buzdolabı mevcuttur. %10’luk kesimde ise bilgisayar, müzik seti, video gibi ürünlerde  bulunmaktadır.

Temel ihtiyaç ürünlerinin Ocaklar hanelerinde %51 gibi bir oranda bulunduğu saptanmıştır.

             Tablo 35: Otomobiliniz var mı?

Durum

Sayı

%

Var

55

55

Yok

45

45

Toplam

100

100

 

Tablo 34’te saptana duruma benzer durum Tablo 35’de de görülmektedir. Bu durum gelir seviyesine paralel bir şekilde halkın %55’inin otomobili bulunmaktadır.

              C. TUTUMLAR

1.      Dinsel Tutumlar

Tablo 36: Büyüye inanır mısınız?

Tutum

Sayı

%

İnanırım

36

36

İnanmam

64

64

Toplam

100

100

 

Büyüye inanır mısınız? Sorusuna hane reislerinin %36’sı evet, %64’ü hayır cevabını vermiştir.

              Tablo 37: Nazara inanma durumu

Tutum

Sayı

%

İnanırım

65

65

İnanmam

35

35

Toplam

100

100

              Tablo 36’daki verilerin tersi bir durum “nazara inanır mısınız?” sorusuna verilen cevapta ortaya çıkmıştır. Büyüye inanma oranının aksine nazara inanma oranı %65  inanmama oranı %35 olarak saptanmıştır. Bunun dinsel inançların etkiliğinden ortaya çıktığı anlaşılmıştır.

 

Tablo 38: Oruç tutma oranı

Tutum

Sayı

%

Evet tutarım

78

78

Hayır tutmam

22

22

Toplam

100

100

 

Tablo 39: Namaz kılma oranı

Tutum

Sayı

%

Evet

64

64

Hayır

36

36

Toplam

100

100

 

Tablo 38 ve 39’da da görüldüğü gibi anket uygulanan hane bireylerinin çoğunluğu ibadetlerini belli ölçüde yerine getiriyorlar. Oruç tutma oranının namaz kılma oranına göre yüksek olmasının bir sebebi toplumsal baskı olgusudur. Halkın %78’i oruç tutarken, %64’ü namaz kılmaktadır. Namaz kılan %64 kısmında ne oranda namaz kılındığı Tablo 40’da gösterilmiştir.

              Tablo 40: Namaz kılma düzeyi

Tutum

Sayı

%

Beş vakit

17

26.5

Sadece cumada

25

39

Sadece bayramda

16

25

Sadece Ramazanda

6

9.3

Toplam

64

100

  

Ocaklarda namaz kılan %64’lük kısmın %26.5’i beş vakit namaz kılarken, %39’u sadece Cuma namazını kılmakta. Bayram namazı kılanların oranı %25, sadece Ramazanda namaz kılanların oranı %9.3’tür. sonuçlardan bize bireylerin %74.5’inin belli zamanlarda namaz kıldıklarını ve bir kısmının bunu dini görev olarak değil adet olarak algıladıkları için kıldığını göstermektedir. Beş vakit namaz kılan %26.5’lik oranında orta yaş üstü bireyler oluştuğunu da saptamaktayız.

 

Tablo 41: Çocuklarını Kuran kursuna gönderme tutumu

Tutum

Sayı

%

Gönderirim

58

58

Göndermem

42

42

Toplam

100

100

 

Ocaklarda görüşülen hane reislerinin %58’i çocuklarını Kuran kursuna gönderdiklerini veya gönderebileceğini söylerken %42’lik grup ise göndermediğini veya göndermeyeceğini söylemektedir.

 

Tablo 42: Dua etme tutumu

Tutum

Sayı

%

Sık sık

48

48

Ara sıra

44

44

Hayır

8

8

Toplam

100

100

 

Tablodan da anlaşılacağı üzere “Dua eder misiniz?” sorusuna ankete katılanların %48’i sık sık ederim, %44’ü ara sıra ederim cevabını verirken, %8’lik kısım ise dua etmem yanıtını vermiştir. %92’lik büyük bir kısmın dua ettiği saptanmıştır.

 

2.      Siyasi Tutumlar

Tablo 43: Siyasetle ilgilenme durumu

Tutum

Sayı

%

İlgilenirim

91

91

İlgilenmem

9

9

Toplam

100

100

 

 

 

 

 

 

 

Tablo 44: Siyasetle ilgilenme durumu

Düzey

Sayı

%

Parti üyeliğim var

12

13.1

Parti sempatizanıyım

22

24.1

Parti yönetimindeyim

4

4.3

Seçmenim

53

58.2

Toplam

91

100

 

Tablo 43’te Ocaklar halkının %91’inin siyasetle ilgilendiği saptanmış, Tablo 40’da ise bu %91’lik kesimin %13.1’inin bir siyasi partiye üye olma derecesinde, %24.1 bir partiye sempati duyma derecesinde, %4.3’ünün parti teşkilatı yöneticiliği yapma derecesinde, %58.2’sinin sadece oy kullanma derecesinde siyasetle ilgilendiği saptanmıştır.

              Tablo 45: Siyasi partilerin halkı temsil etme durumu

Durum

Sayı

%

Evet ediyorlar

26

26

Hayır etmiyorlar

74

74

Toplam

100

100

 

Ankete katılanlara “sizce siyasi partiler halkı temsil ediyor mu?” sorusuna katılımcıların %26’sı evet ediyorlar cevabını verirken, %74’ü hayır etmiyorlar cevabını vermiştir. Tüm yurt genelindeki vatandaşın politikaya güvenmeme, partilerin halktan uzak durdukları kanısı Ocaklarda da kendini göstermiştir.

 

Tablo 46: Bilinen siyasi parti sayısı

Parti sayısı

Sayı

%

0-4

19

19

5-9

60

60

10-14

15

15

15 ve üzeri

6

6

Toplam

100

100

 

Ankete katılanları “bildiğiniz siyasi parti sayısı kaçtır?” sorusuna 0-4 arası diyenler %19, 5-9 arası diyenler %60, 10-14 arası diyenler %15, 15’ten fazla siyasi parti ismi bilenler ise %6 oranında saptanmıştır.

 

Tablo 47: Oy kullanma geleneği

Tutum

Sayı

%

Düzenli kullanırım

100

100

Düzenli kullanmam

--

--

Toplam

100

100

 

Tabloda da görüldüğü gibi Ocaklarda düzenli oy kullanma alışkanlığı %100’dür.

              Tablo 48: Oy verirken gözlenen kriterler

Kriter

Sayı

%

Parti liderine

15

15

İdeolojime uygunluğu

13

13

Aday olan kişiye

62

62

Parti propagandasına

10

10

Büyüklerimizin tercihi

--

--

Toplam

100

100

 

Ankete katılanlara “Bir siyasi partiye oy verirken hangi kriterleri göz önünde bulundurursunuz?” sorusuna %62 gibi bir çoğunluk aday olan kişiye cevabını vermiştir. Akraba ilişkilerinin kuvvetli olduğu Ocaklarda bu ilişki oyun rengini de belirlemektedir. %15’lik kesim parti lideri derken, %13’ü ideolojime uygunluğu yanıtını vermiştir. Parti propagandası cevabını verenler ise %40’lık kesimdir.

 

 

 

 

3.      Boş zamanları değerlendirme ile ilgili tutumlar

Tablo 49: Boş zamanlarını geçirme şekli

Aktivite

Sayı

%

Kitap okumak

27

27

Radyo,TV izlemek

100

100

Kahveye gitmek

61

61

Sohbet etmek

100

100

 

Ankete katılan hane reislerine birden fazla cevap verme hakkı verilmiştir.

Ocaklar halkının boş zamanlarını değerlendirme alışkanlıklarına baktığımızda %100’lük bir oranla radyo dinleme ve TV izleme, sohbet etme alışkanlığını görmekteyiz. %27 oranında kitap okuma alışkanlığı olanların yanında %61 gibi bir oranla kahve alışkanlığının olduğunu görmekteyiz.

 

4.      Kitap, dergi, gazete okuma v.s.

Tablo 50: Gazete okuma alışkanlığı

Düzey

Sayı

%

Okurum

85

85

Okumam

15

15

Toplam

100

100

  

Ocaklarda yaptığımız ankette “gazete okur musunuz?” sorusuna %85 evet, %15 hayır cevabı verilmiştir.

             Tablo 51: Gazete okuma düzeyi

Düzey

Sayı

%

Düzenli olarak

35

41.1

Ara sıra

30

35.2

Elime geçerse

20

23.5

Toplam

85

100

 

Gazete okuyan %85’lik kısmın %41.1’i düzenli olarak gazete okuduklarını söylerken %35.2’lik kısım ara sıra gazete okuduklarını belirtmiştir. %23.5 oranında cevaplayıcılar ise elime geçerse okurum cevabını vermiştir.

 

Tablo 52: Eve gazete alma alışkanlığı

Tutum

Sayı

%

Düzenli alırım

27

31.7

Düzenli almam

58

69.3

Toplam

85

100

 

Gazete okuyan %85’lik kısma sorduğumuz “Evinize düzenli gazete alır mısınız?” sorusuna %31.7’si evet, %69.3’ü hayır cevabını vermiştir. Buradan da gazete okuyanların %69.3’ünün gazetelerini gittikleri kahvelerde okudukları anlaşılmaktadır.

 

Tablo 53: Belediye hizmetleriyle ilgili görüş

Görüş

Sayı

%

Yeterli

79

79

Yetersiz

21

21

Toplam

100

100

 

Tablo 54: Belediye hizmetlerinin yetersiz kaldığı hizmetler

Hizmetler

Sayı

%

Altyapı

21

100

Temizlik

10

47.6

Çevre düzenlemesi

11

52.3

İtfaiye

2

9.5

Toplam

21

100

 

Tablo 53’te belediye hizmetlerini yetersiz bulan %21 oranındaki cevaplayıcıların %100’ü altyapı konusunda belediye hizmetlerinin yetersiz kaldığını vurgulamışlardır. %47.6’sı temizlik hizmetlerinden, %52.3’ü çevre düzenlemesinden, %9.5’i de itfaiye teşkilatının yokluğundan şikayet etmektedir.

 

 

 

Tablo 55: Ocakların sorunları

Sorunlar

Sayı

%

Ulaşım

38

38

Altyapı

100

100

Temizlik

17

17

İşsizlik

22

22

Barınma

2

2

Toprak reformu

7

7

Sosyal etkinlikler ve alan eksikliği

14

14

Eğitim

4

4

Toplam

100

100

 

Anket cevaplayıcılarına “sizce Ocaklar beldesinin en önemli sorunu nedir?” sorusuna verdikleri cevaba göre, tüm halkın birleştiği nokta altyapı sorunudur. Henüz kanalizasyon sistemine sahip olmayan Ocaklar evlerin bahçelerinde bulunan Logor kuyuları ile bu işi halletmeye çalışmaktadır. İlçe merkezinde olan Erdek’e gidiş gelişlerin kışın sorun olduğunu düşünenlerin oranı ise %38’dir. %17’lik kısım temizlik sorunundan bahsetmiş. %22’lik kısım ise işsizlik konusunu vurgulamıştır. İşsizlik sorunundan bahsedenlerin tümü genç nüfus olup, düzenli ve kalıcı bir iş umudu taşımaktadırlar. Yine gençlerin vurguladığı ve %14’lük orana tekabül eden sosyokültürel etkinliklerin olmaması da sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. %7’lik kısmın belirttiği toprak reformu konusu da, halen ellerinde yasal tapuların olmadığını belirten çiftçilerin belirttiği sorunlardır.

 

 

 

 

 

 

 

 

IV. BÖLÜM

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Bir toplumsal yapı incelemesi olan araştırmamızda, Ocaklar beldesinin yapısı incelenmektedir. Toplumsal yapının incelenebilmesi için belirli bir tarihsel süreç içersinde, o yapıdaki değişiklikler, yeni oluşumlar, terk edilen adetler, ilişkiler göz önünde bulundurulmalıdır. Bu yüzden Ocaklar beldesi araştırması belli bir zaman süreci göz bulundurularak yapılmıştır.

25-30 yıl geriye gittiğimizde, bugün Ocakların tüm toplumsal yapısını kökten etkileyen turizme olgusunun henüz gelişmediğini görmekteyiz. 25-30 yıl öncesine kadar gelir kaynağı zeytincilik, balıkçılık olan yörede turizmin gelişmesiyle, önemli bir gelir kaynağı oluşmuştur. Marmara Denizindeki kirlenmenin etkileriyle balıkçılık mesleğine olan ilgi bir hayli azalma göstermiştir. Turizmden önce toprağa bağımlı, iç ve dış dinamiklerden etkilenmeyen küçük bir sahil köyü olan Ocaklar turizmin gelişmesiyle dışa açılan, dış dinamiklerin etkisinde kalan, hızlı bir ekonomik gelişme gösteren, yeni iş kaynaklarının oluştuğu bir tatil beldesi haline gelmiştir.

Bununla birlikte çevre illere çalışmaya gidenlerle, buraya çalışmaya gelenlerin yol açtığı hızlı bir nüfus değişimi de yaşanmıştır.

Verimli topraklara sahip olan yörenin bu özelliği halkın %95’inin tarımla uğraşmasına sebep olmaktadır.

Ocaklar beldesinde eğitim düzeyinin yüksek olduğunu da görmekteyiz. Belde de okuma yazma oranı %95 olarak saptanmış, bu da Türkiye ortalamasının üstüne çıkan bir değerdir. Ayrıca %9’luk kısmın yüksek okul mezunu olduğunu görmekteyiz. Burada değerlendirdiğimiz eğitim seviyesi, temel eğitim düzeyinde olmaktadır. Nitekim hane bireylerinin %59’u sadece ilkokul mezunudur.

Değerlendirmemizde, evlilik şekilleri hakkında da görüş bildirmemiz gerekirse; Ocaklarda akraba evliliğinin yaygın olmadığını görmekteyiz. Nitekim evli olan bireylerin %100’lük bir kısmı eşiyle akrabalılığın olmadığını söylemiştir. Bu sonuçta, Ocaklar halkının akraba evliliği konusundaki kesin tavrını görmektedirler. Başlık parası konusu da, akraba evliliği gibi yaygın olmayan bir davranıştır. Başlık parası verenlerin oranı sadece %2.1 olarak tespit edilmiştir.

Evlenme şekillerine baktığımızda genç nüfusun tanışarak evlenme yolunu seçtiğini veya ailelerin anlaşmazlığı durumunda kaçarak veya kaçırılarak evlendiği ortaya çıkmıştır. Görücü usulüyle evlenenlerin oranı da nitekim bu orta yaş üstü grubun evlenme şeklidir. %24.1’dir.

Ocaklarda aile yapısına baktığımızda, geniş aile geleneğinin terk edildiği, ortaya çıkan sonuç ile anlaşılmaktadır. Geniş aile oranı %5, çekirdek aile oranının %94 olduğu gözlenmiştir.

Değerlendirmemizde değineceğimiz diğer bir konuda beldenin ekonomik düzeyidir. Halkın %95’inin tarımdan, buna ek olarak %61’inin turizmden elde ettiği gelir sayesinde beldede ekonomik refah seviyesi yüksektir. Beldede halkın %78’inin yıllık geliri 2.200 milyondan fazladır.

Ocaklarda konut tiplerine değinecek olursak evlerin tamamına yakını betonarme olup, %78’i çok katlıdır. Oda sayıları ise %82’sinde 3 ve 3’den fazladır. Bunun sebebi yaz mevsiminde pansiyon olarak kullanılan konutların olmasıdır.

Ocaklar halkının şehirle etkileşimi oldukça fazladır. Nitekim çeşitli ihtiyaç ve eğitim için şehre gidenlerle, şehirlerden gelen yoğun nüfus bu etkileşimi sağlamaktadır. Bunun bir sebebi de kitle iletişim araçlarının Ocaklarda %99 oranında kullanılmasına bağlamaktayız.

Ocaklar halkının dini ve siyasi tutumlarını değerlendirme noktasında ise; halkın dinsel etkinliklere yoğun bir şekilde katılmadıkları, beş vakit namaz kılanların oranının %26.5 olarak tespit edildiği ve bu oranı da orta yaş üstü grubun oluşturduğunu tespit ettik. Halkın %91’i siyasetle ilgilendiği Ocaklarda %74 gibi bir oran siyasilerin halkı temsil etmediği görüşünde. Bu da ülke genelindeki kanının Ocaklarda da hakim olduğunu göstermektedir.

Okuma-yazma oranının yüksek olduğu Belde de gazete okuma oranı %85 olarak tespit edilmiştir. Ancak evine gazete alanların oranı %31.7 olarak gözlenmiştir.

Son olarak değerlendireceğimiz konu Ocaklar’ın önemli sorunlarıdır. Yüz nüfusu 10.000’i aşan Ocaklarda halen kanalizasyon sisteminin olmayışı en büyük sorundur. Bu sorun evlerin yanına kazılan logar kuyularıyla giderilmeye çalışılırken, belediye hazır olan projeyi başlatmak için ödenek sıkıntısı çekmektedir. Beldeyi ilçeye bağlayan yolun çok dar ve kötü oluşu, turizm açısından olumsuz etki yapmaktadır. Temizlik çevre düzenlemesi de turistik bir merkez için yeterli değildir. Hala topraklarının tapularını alamayan çiftçilerin, beklentisi ise toprak reformu olurken, büyük bir oran oluşturan genç nüfusun beklentisi ise sosyal alanlar ve kültürel faaliyetlerin artmasıdır.

Ocaklar beldesinin sosyo-ekonomik ve kültürel araştırmasını yaptığımız bu çalışma tamamen anketlere cevap veren kişilerin verdikleri yanıt çerçevesinde değerlendirilmiştir.

                   

 

 

 

 

 

 

 

 

   

 

 

 

 

 

 

 

 

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

              ÖZET

Bir kıyı yerleşmesi olmasından dolayı son 30 yılda gösterdiği turizm kaynaklı gelişme sonucunda, belde olan Ocaklar hızlı bir toplumsal değişme göstermiştir. Hızlı ekonomik gelişime bağlı olarak yaşam biçimleri değişen halk lüks tüketim mallarına rağbet göstermiş ve otomobili olanların oranı %55 olmuştur.

Bu değişimden aile yapıları ve evlenme şekilleri de etkilenmiş çekirdek aile oranı %94 olarak belirlenmiştir. Örnekler grubumuzu oluşturanların %95’inin okuma-yazma bilmesi bu değişim sayesinde değişen bir konuyu göstermektedir.

Temel geçim şeklinin tarım olduğu yörede turizmde ikinci önemli geçim şekli olmuştur.

Oy verme alışkanlığının %100 olduğu Ocaklarda halkın siyasetle oldukça ilgili olduğunu açıkça göstermektedir.

Bütün bunlara paralel olarak Ocaklar beldesinde, aile, ekonomik, kültürel sosyal kurumların değiştiğini görüyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



[1] Hançerlioğlu, Orhan, Toplum bilim sözlüğü, Remzi Kitabevi, İst., 1986, s.376.

[2] Ozankaya, Özer, Toplum bilime giriş yayınları, Ank., 1982, s.3.

[3] Oskay, Ülgen, Sosyolojik Düşünce Tarihi, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir, 1990, s.95.

[4] Kongar, Emre, Toplumsal değişme kuramları ve Türkiye gerçeği, Remzi kitabevi, İst., 1985, s.42.

[5] Y.a.g.e., s.45.

[6] Kongar, Emre, Y.a.g.e., s.46.

[7] ÖzKALP, Enver, Sosyolojiye giriş, 6.baskı, eskişehir, 1993, s.64.

[8] Y.a.g.e., s.65.

[9] Oskoy, Ülgen, Sosyolojik Düşünce Tarihi, Ege Üniversitesi Basımevi, İzm. 1990, s.43.

[10] Özkalp, Enver, a.g.e., s.266-267.

[11] Erol, Metin, Çallı köyü monografisi, C.Ü., basılmamış yüksek lisans tezi, Sivas, 1978, s.10.

[12] Türkdoğan, Orhan, Köy sosyolojisinin temel sorunları, Dedekorkut yayınları, s.43-44., 2.baskı, Erz., 1977.

[13] Armağan, İbrahim, Bilgi toplum bilimine giriş, İzmir, 1982, s.178.

[14] Türkdoğan, Orhan, y.a.g.e., s.41.

[15] İbrahim, Yasa, Türk Toplum yapısı ve Temel sorunları, Türkiye ve Ortadoğu Amme idaresi enstitüsü, No:119, Ankara, 1970, s.1.

[16] Bottamare, Toplum bilim, Beta yayınevi, İst., 1934, s.113.

[17] Kızılçelik, Erjem, Açıklamalı sosyoloji, Terimler sözlüğü, Konya, 1992, s.419.

[18] Hançerlioğlu, Orhan, y.a.g.e., s.427.

[19] Hançerlioğlu, Orhan, y.a.g.e., s.427.

[20] Kocacık, Faruk, “Toplumbilim ders notları”, C.Ü. yay., No:64, Sivas, 1997, s.135.

[21] Güvenç, Bozkurt, İnsan ve Kültür, Remzi kitabevi, İst., 1994, s.95.

[22] Y.a.g.e., s.101.

[23] Y.a.g.e., s.101.

[24] Y.a.g.e., s.101,102.

[25] Güvenç, Bozkurt, Y:a.g.e., s.96.

[26] Erol, Metin, y.a.g.e., s.12,

[27] Tütengil, Orhan, Yaz sonunda kırsal Türkiye’nin yapısı ve sorunları, İst., 1975, s.1.

[28] Çağlar, Yücel, Köy, Köylülük ve Türkiye’de köy kalkınması sorunu, T.2.Ank.,1980, s.20.

[29] Ozankaya, Özer, Toplum bilimine giriş, Ankara Üniv. Yayınları, Ank., 1977.

[30] Kızılçelik, Erjim, y.a.g.e., s.262.

[31] Kocacık, Faruk, y.a.g.e., s.186.

[32] Çezik, Asuman, Kentmeşme-Yerleşme-Sektör raporu, devlet planlama teşkilatı yay., Ank., 1982, s.17.

[33] Özkalp, y.a.g.e., s.22.